2004 Feminist Gece Yürüyüşü Öncesi Mail Yazışması
Ancak bu yılki 8 Mart etkinliklerinin yani 7 Mart Pazar günü Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yapılacak mitingde ve 6 Mart Cumartesi Zincirlikuyu Mezarlığı ve 8 Mart Pazartesi günü İstiklal Caddesi’nde yapılacak feminist kadınların eylemlerinde kadınlara yönelik şiddet öne çıkacak. Son olarak Güldünya’nın “namus” uğruna öldürülmesi ile kamuoyunun kısmi ilgisine mazhar olan “namus cinayetleri”, okulda, sokakta, işyerinde yaşadığımız cinsel tacizler, ailede, gözaltında, savaşta, cezaevinde yaşadığımız dayak, tecavüz… Maalesef bu liste uzayıp gidiyor. Ancak her halükarda kadınlar sistemli olarak şiddete uğruyor ve bu durum “meşru” sayılıyor. Kadınlara yönelik şiddetin kökenlerinde sanılanın aksine sadece dini kurallar ve feodal değerler yok. Kadınlara reva görülen şiddetin temelinde de erkek egemen bir sistem var. Üstelik sadece erkeklerin değil, devlet aygıtının ve devletin örgütlenmesinin de içine sinmiş olan erkek egemen bir zihniyet.
Geride bıraktığımız bir yıl içinde, hemen yanı başımızda bulunan, beraber kadın eylemleri yaptığımız arkadaşlarımız polisler tarafından kaçırılarak tecavüze uğradıklarını açıkladılar. Yani kadınlara yönelik şiddetin tek failleri erkekler değil, hemen yanı başımızda devletin şiddeti var.
Bu nedenle “mezarlık değil, sığınak” ve Türk Ceza Kanunu’nun yeni hali beklenmeden, mevcut yasada hemen şimdi değişiklikler yapılması ve TCK’nın kadınlara yönelik şiddeti caydırıcı ve hatta tasfiye etmeye dönük kurallarla oluşturulması, gözaltında tecavüzün üstüne ısrarla gidilmesi talepleri oldukça önemli. Bunun için de hükümetin ve meclisin kadınların/kadın gruplarının taleplerine kulaklarını kapatmamaları gerekiyor elbette.
Ancak yukarıda da söyleme çalıştığım gibi tüm bunlar tek başına yeterli değil. Çünkü aslında değiştirilmesi gereken koskocaman bir dünya ve bütün bir yaşam… Bu nedenle de, her zamanki gibi, erkek egemenliği ve cinsiyetçilikle mücadele gündemimizin temelini oluşturuyor.
Selamlar
Meriç Eyüboğlu
Kaynak: kadinkurultayi@yahoo.groups.com