8 Mart 2014 Feminist Gece Yürüyüşü’ne İlişkin İstanbul Feminist Kolektif (İFK) Değerlendirmesi
Artık bütün muhalefet biliyor! Her 8 Mart’ta İstiklal Caddesi’nde Feminist Gece Yürüyüşü yapılıyor. İlki 2003 yılında yapılan gece yürüyüşü, Sonrasında da her yıl yapılmaya devam etti 2004, 2005… Bu sene ise Feminist Gece Yürüyüşü’nün 12.’sini gerçekleştirdik.
Feminist Gece Yürüyüşü’nün Kısa Tarihi
Bundan 12 yıl önce Kadın Kurtuluş Hareketi güç kaybetmeye devam ediyordu… Bir yandan yapılan çeşitli kadın etkinliğinde feministlerin talepleri, sözleri giderek azalmaya başlıyor, diğer yandan da kadın hareketinin neredeyse bütün bileşenleri “erkek egemenliği” başta olmak üzere, çok sayıda feminist söylemi/fikri sahipleniyordu. Bu ikili durum, feminist olan ve olmayan kadınları ayıran ideolojik/politik arka planın da tam olarak net olmadığını gösteriyordu. Kadın Hareketi ve Feminist Hareket arasındaki farklılık, kolektif hareket etmek ve daha kapsayıcı söz kurabilmek amacıyla iyice silikleşmişti. Bu nedenle, kadın hareketi olarak birlikte örgütlediğimiz ya da bir parçası olduğumuz eylemlerin dışında, ideolojik farkımızı ortaya koyan feminist bir eylem yapma fikrini kendi aramızda konuşmaya başlamıştık. Irak İşgali’nin olduğu 2003 yılının 8 Mart’ında,“Hitler, Mussolini, Şaron, Miloseviç, Bush, Saddam… Hepsi Erkek, Tesadüf Mü?” yazılı bir pankartla Taksim Meydanı’ndan Mis Sokak’a doğru düzenlediğimiz yürüyüşle ilk eylemimizi gerçekleştirmiş olduk. Böylece 12 yıldır Taksim’de gelenekselleşen Feminist Gece Yürüyüşü’nün ilk adımını atmış olduk.
Eylemin “gece yürüyüşü” olarak adlandırılmasının nedeni gecelerin, sokakların kadınlara yasaklanmak istemesine karşın feminist isyanımızı göstermekti. Yürüyüşümüze katılım her yıl daha da arttı. Kadınlara ve translara çağrı ile yaptığımız yürüyüşümüzde geçen yıl neredeyse 5000 olan sayımız, bu sene Gezi isyanının da etkisiyle bu sayı daha da arttı.
2004 yılında yine Taksim Meydanı’nda toplanan kadınlar, bu defa kadın cinayetleri temasıyla “Erkek Vuruyor Devlet Koruyor, Mezar Değil Sığınak İstiyoruz” yazan bir pankartla yürüdü. 2005 yılında yürüyüş Galatasaray’dan Taksim Meydanı’na doğru yapılırken, “Erkek Düzenine İtaat Etmiyoruz!” yazan bir pankart taşındı. 2006 yılında “Feminist Başkaldırı”, 2007 yılında ise “Patriarkaya, Kapitalizme, Militarizme ve Milliyetçiliğe Karşı Feminist Mücadele” pankartlarıyla yüründü. 2008 ve 2009 yıllarında gerçekleştirilen yürüyüşlerin ana sloganı “Militarizme, Kapitalizme, Milliyetçiliğe, Patriyarkaya Karşı Feminist Mücadele” idi. Kadınlar 2010 yılında “Feminist İsyan, Kadın Cinayetlerine İsyandayız”, 2011 yılında da “Erkek Egemen Düzene Karşı Feminist Mücadele” sloganıyla hep bir ağızdan bağırdı. 2012 yılında ise feministlerin gündeminde aile vardı; pankartlarında da “Aile Değil Kadınız Feminist İsyandayız” yazıyordu. 2003 yılında 100 kadar kadınla başlayan gece yürüyüşüne, 2012 yılında binlerce kadın katılmıştı. İstiklal Caddesi’nde toplanan binlerce kadın “Yaşasın feminist mücadelemiz!” diye haykırdı. 2013 yılına gelindiğinde ise feministler, “Hayatımız, Bedeniz, Kararımız Bizim, Aileniz Sizin Olsun” yazılı bir pankartla yürüdü.
Örgütlenmeye başladığımız 2003 yılından itibaren gece yürüyüşü, bağımsız feministler ve bağımsız feminist örgütlenmelerden kadınların kolektif olarak örgütlemesiyle gerçekleşti. Yürüyüşün sadece feministlerin alanı olmaması ve pek çok eylemde karşılaştığımız gibi hiçbir grubun ya da kimsenin ön plana çıkmaması için gayret ediyorduk. Bu nedenle imzalı ve/veya bir kurumla özdeşleşmiş dövizin, bayrağın, pankartın yürüyüşte yer almaması konusunda tavrımız netti. Sadece kadın direnişinin rengi ve simgesi olan feminaların yer aldığı bayrak ve dövizlerle, ayrıca heteroseksizme karşı da direnişin rengi olan gökkuşağı bayraklarıyla tek pankart arkasında yürümek konusunda ortaklaşmıştık -ki bu yürüyüşün zemini hâlâ bu ortaklıktır. Bugüne kadar da Feminist Gece Yürüyüşü’nü bu politik zeminde örgütlemeyi başardık.Tabii kimi zaman tartışmalar yaşanmadı ya da yanlışlar yapılmadı değil! Özellikle trans arkadaşlarımızla yürüyüş sırasında yaşadığımız tartışmalar hepimize çok şey öğretti.
8 Mart Gündüz Mitingi’ndeki Yol Ayrımı…
1997 yılından itibaren hemen hemen her yıl yapılan gündüz mitinglerinin örgütlenme ve hazırlık sürecinde 8 Mart Platformu toplantılarında yaşanan, “erkekli-erkeksiz 8 Mart” tartışmaları bıktırıcı ve çözümsüz bir hale dönüşmüştü. O yıllarda en önde kadın grupları yer alıyor, arada zincir oluşturuluyor; bu zincirin ardına kadın-erkek grupları yerleşiyor ve en arkada ise erkekler yürüyordu. 2005 yılında ise 8 Mart gündüz yürüyüşü örgütlenmesinde bir ayrışma yaşandı. Bu tarihe kadar, erkeklerin arkadan yürümesi konusunda fikir birliği içindeydik. Devrimcilik ve reformculuk tartışmasıyla da bağlantılı olarak, “kadın erkek el ele” diyen bir grup, ayrı bir 8 Mart Mitingi örgütlemeye karar verdi.
O zamandan itibaren gündüz mitingleri iki ayrı koldan örgütleniyor. Her iki kol da kendisini sistem dışı olarak tanımlamakla birlikte burada 8 Mart’ın örgütlenmesine ilişkin çok temel bir ayrım var: Birinci kol, 8 Mart Kadın Platformu’na aitti. Mücadelenin merkezine erkek egemenliğini koyan, heteroseksizme, kapitalizme, militarizme, milliyetçiliğe karşı mücadeleyi de gündemleştiren içinde Kürt Kadın Hareketi, feministler, çok sayıda sosyalist parti/gruptan kadınların, DİSK, KESK ve demokratik örgütlerden kadınların oluşturduğu bu platform, erkeklerin katılımına kapalı ve sadece kadınlarla miting örgütlemeyi savunuyordu. Mitingi örgütleyen ikinci kol ise sınıf savaşını, devrimi ve sosyalizmi merkeze alan ve kadın-erkek el ele mücadeleyi savunan Devrimci 8 Mart Platformu’ydu. “8 Mart kızıldır, kızıl kalacak!” şiarıyla toplanan bu platformda Emekçi Kadınlar (EKA) ve Kaldıraç da vardı. Platform bileşenlerinden bir bölümü süreç içinde kadın gündeminin geride kaldığı eleştirisiyle ayrıldılar ve 8 Mart Kadın Platformu’na dahil oldular. Bir kısmı ise kendi kadın-erkek eylemini yapmaya devam ederken, mitinge de katıldılar. Bu sene EKA ve Kaldıraç böyle yaptı.
Devrimci 8 Mart Platformu, o dönemde ayrı miting yapmasını hem feministlere hem de devlete karşı verdikleri büyük bir çatışmanın sonucunda elde ettikleri bir kazanım olarak tarif ediyordu. Hatta devrimcilik ve reformculuk ayrışmasında reformist kanatı, feminizmi savunmak ve feminizmden etkilenmekle tarif ediyorlardı. Platformun, 8 Mart’ın örgütlenişinde var olan yaklaşımı ile 1 Mayıs’ı örgütleyen yaklaşım hemen hemen aynıydı. 8 Mart’ta, kadın gündemi ve özgünlüğünü öne çıkarmadığı için platformdan kopuşlar yaşandı.
EKA 2007-2009 yıllarındaki 8 Mart’ta kadın-erkek birlikte Taksim’de eylem yaptı ve bu eylemleri gündüz gerçekleştirdi. 2010 yılında ise 8 Mart eylemini, Taksim’de 7 Mart tarihinde yaptı. 2011 yılında yürüyüş saatini akşam 19:00’a alan EKA’nın eylemiyle Feminist Gece Yürüyüşü’nün çakışmasını engellemek için feministler EKA ile görüştü. Olumlu geçen görüşmeler sonunda eylemin çakışması önlendi ve feministler kendi eylem saatini 19:00’dan 19:30’a çekerek Taksim’de toplandı. 2012 yılında EKA yürüyüş toplanma yerini 19:00 Tünel olarak belirledi, aynı gün 19:30’a, Demokratik Haklar Federasyonu da Tünel’e çağrı yaptı. Yine feministlerin bu gruplarla iletişim kurma çabasıyla çakışma önlendi. İstanbul Feminist Kolektif herhangi bir gerginlik çıkmaması için ayrıca, alan tartışmasını da anlamlı bulmadığı için Feminist Gece Yürüyüşü’nün yönünü ve saatini, her yıl yapıldığı bilinen 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne ve yürüyüşe katılan binlerce kadına aldırmadan, o gün o saatte yürüyüş düzenleyen sosyalist gruplara göre ayarladı.
Bu grupların, feministlerin geleneksel yürüyüş eylemini ciddiye almaması, umursamaması elbette tesadüf değil. Yürüyen binlerce kişi de olsa, bu kişiler yıllardır yürüyor olsalar da, onlar için yürüyenler sadece kadınlardı, feministlerdi! İçlerinde çokça sosyalist de vardı. Ama öne çıkan, kadın mücadelesinin direniş rengi olan mordu. 8 Mart’ı kızıla boyamak isteyenlere; kadın-erkek sosyalist gruplara yol vermek, yer açmak kadınlara, feministlere düşerdi (!)
2013’deki Feminist Gece Yürüyüşü’nde de kadınlı-erkekli EKA grubuyla karşılaştık. Erkek katılımcılar “8 Mart kızıldır kızıl kalacaktır” sloganıyla yanımızdan geçti.
8 Mart 2014 Feminist Gece Yürüyüşü ve Yaşananlar
Bu yıl ise özel bir durum vardı: Galatasaray’dan Taksim’e hiçbir toplumsal muhalefet grubunun yürüyüşüne izin verilmiyordu. 8 Mart Kadınlar Günü’nde kadınların yürüyüşünün, direnişlerini sokakta göstermelerinin ayrı bir önemi vardı. Son yıllarda kadınların bedenlerine, emeklerine yönelik saldırılar artmıştı. Kadın cinayetlerinin, tacizin, tecavüzün hızı kesilmemişti. Kadınları esnek çalışmaya ve daha çok doğurmaya mahkum eden kadın istihdam yasası gündemdeydi. AKP aile dışında kadının varlığını yok sayıyordu. Dolayısıyla biz, bu yıl 8 Mart’ı erkek egemenliğine ve AKP iktidarına karşı mücadelemizde bir durak olarak daha fazla önemsedik. Bu yıl, aynı zamanda son dönemde AKP iktidarının kadınların hayatları, emekleri ve bedenleri üzerinden yürüttüğü baskıcı politikalara Gezi’de isyan eden kadınların da yılıydı. Patriyarkaya karşı mücadelenin güncel feminist politikayla birleştiği zemin olan feminist yürüyüşümüzü bu sene yasağa rağmen geçen yılın kalabalığını aşarak gerçekleştireceğimize inanıyorduk. Öyle de oldu.
EKA’nın sosyalist gruplara ve Sosyalist Feminist Kolektif’e (SFK) gönderdiği, 8 Mart yürüyüşünü birlikte örgütleme çağrısına karşılık İFK olarak hemen bir mail yolladık. Bizim açımızdan bu davete olumlu yanıt vermek mümkün değildi. Çünkü bu daveti kabul etmek, Feminist Gece Yürüyüşü’nü iptal etmek demekti. Ayrıca feminizmin 8 Mart’a egemen olmasına itiraz eden EKA’nın kadın politikasında da herhangi bir değişiklik olmamıştı. Geçen 8 Mart’ta kadın-erkek birlikte yürüyen EKA-Mücadele Birliği kortejiyle tüm çabamıza rağmen çakışmıştık. EKA yanımızdan geçerken “8 Mart kızıldır kızıl kalacak” sloganları atarak yaklaşımlarını ortaya koymuştu.
3 Şubat’ta EKA’ya, İFK olarak aşağıdaki maili gönderdik:
İstanbul Feminist Kolektif Kimden: istanbul feminist kolektif feministler@gmail.com
Tarih: 3 Şubat 2014 11:59
Konu: 8 Mart
Kime: Emekçi Kadınlar eka.emekcikadinlar@gmail.com, cinayetlereisyandayiz@yahoogroups.com
8 Mart Taksim’de yürüyüş için çağrı yaptığınızı SFK’dan arkadaşlar kanalıyla duyduk. Bildiğiniz gibi her 8 Mart’ta Galatasaray’dan Taksim’e Feminist Gece Yürüyüşü düzenliyoruz. Yürüyüşümüz bu sene de saat 19:00’da Galatasaray’da toplanma, 19:30’da yürüyüş şeklinde düzenlenecek. Sizin de 2 senedir yürüyüş yaptığınızı ama bizimle çakışmamak için erken saatte yaptığınızı biliyoruz. Hatta bu konuda 2 sene önce bir görüşme de yapmıştık. Bu sene 8 Mart’ın Cumartesi gününe gelmesi nedeniyle hiç çarpışmadan yürüyüş düzenleme imkanı da var. 8 Mart ortak mitinge katılım dışında yaptığımız ve bu sene 12.’sini yapacağımız yürüyüş “feminist” olduğu için önerdiğiniz organizasyonu birleştirme olanağımız yok.
Toplantıya katılmayacağımızı bildiriyor ve her zaman olduğu gibi geleneksel Feminist Gece Yürüyüşü örgütlenmesini dikkate alarak organizasyon yapmanızı bekliyoruz.
Sevgiyle ve çalışmalarınızda başarılar.
Bu maile herhangi bir cevap alamadık. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra, EKA’nın eylem saati olarak 19:00 ve yer olarak da Taksim’i belirlediğini öğrendik. Sonuçta Feminist Gece Yürüyüşü saat 19:30’da Galatasaray’dan başlayacaktı ve en erken saat 20:00’da Taksim’e ulaşabilirdik. Dolayısıyla yürüyüş saatimizi önceden bildirdiğimiz EKA’nın, saat 20:00 olduğunda hassasiyetimizi de göz önüne alarak eylemini bitirmiş olacağını düşündük.
8 Mart’a on gün kala, Tünel ve Taksim’de saat 19:00’a Abdocan’ın (Abdullah Cömert) doğum günü vesilesiyle toplanma çağrısı yapıldığını öğrendik. İstanbul Feminist Kolektif olarak bu etkinlikleri düzenleyenlere bir mail atarak, 8 Mart’ın kadınlar günü olduğunu ve yıllardır feministlerin binlerce kadın ve transla yürüyüş yaptığını hatırlattık; gözetilmesini rica ettik. Aldırmadılar! 8 Mart’a iki gün kala ise Kaldıraç 19:30’da Taksim’e eylem çağrısı yaptı. Kaldıraç kadınlara ve erkeklere “Her gün 8 Mart her gün kavga” sloganıyla çağrı yapıyordu. Bu durumda Kaldıraç’a ulaşmayı denemedik artık! Kaldıraç çağrı yaptığı sırada biz 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nü çoktan her yere duyurmuştuk bile. Diyelim ki 12 yıldır yürüdüğümüz bilinmiyor ancak bu yılki gece yürüyüşünün çağrısını hiçbir Kaldıraç üyesinin duymadığını düşünmüyoruz. Özetle söyleyecek olursak, bu gruplar feminist gece yürüyüşünü önemsemiyorlardı.
Bizim için önemli olan 8 Mart Gece Yürüyüşü’nü gerçekleştirebilmekti. Amacımız, gece yürüyüşünde çok sayıda kadınla buluşmak ve erkek egemenliğine ve patriyarkaya karşı direnişimizi, isyanımızı, gücümüzü haykırmaktı. Ulusal ve uluslararası kamuoyuna 8 Mart’ın meşruiyetini, erkek egemenliğine karşı sözümüzü ve Taksim yasağını duyurduk. 8 Mart Gece Yürüyüşü’nü, kadınların emekleri, bedenleri ve kimlikleri üzerindeki patriyarka denetimini, AKP’nin kadın düşmanı politikalarını, Taksim yasağını ve polis şiddetini anlattığımız bir metinle ulusal ve uluslararası düzeyde feminist örgütlerden dayanışma talep eden bir çalışma yürüttük. Brezilya, İngiltere, Fransa, Arjantin, İtalya, Portekiz… Dünyanın birçok ülkesinden feministlerin dayanışması bizimleydi. Onlarca gazetede, televizyonda 8 Mart Uluslararası Kadınlar Günü’nde sokakta olacağımızı, geceleri, sokakları, meydanları terk etmeyeceğimizi, hayatımıza, bedenimize ve kararlarımıza sahip çıkacağımız mesajımız yayımlandı. Dünyadaki kadın örgütlerinin, medyanın gözünü yürüyüşümüze çevirmek için çalıştık. Galatasaray’da yürüyüşümüzün önüne barikat koydukları takdirde ise tutumumuz netti: barikatı zorlayacak, binlerce kadın ve transla barikata yüklenecek ve saat 21:00’a kadar sokakları terk etmeyecektik.
8 Mart saat 19:00’da geçen seneki gibi, hatta daha fazla, binlerce kadın ve trans Galatasaray’da toplandık. Biz coşkulu, öfkeli, kararlı ve neşeli bir kalabalık olarak yürüyüşümüzü sürdürdük.
Mis Sokak’ı geçtiğimizde ileride TOMA’ları ve önündeki kızıl bayrakları gördük. İki arkadaşımız durumu gözlemek ve feminist yürüyüşün barikatın önüne geçmesi konusunda müsaade istemek için oraya doğru yöneldi. Kaldıraç, Partizan ve EKA grubundan oluşan 100 kadar eylemci sessiz bir şekilde bekliyordu. Erkekler kenara çekilmiş, ortada kadınlar bayraklarıyla duruyordu. Kenarda duran kalabalık erkek grubunun içinde de bayrak taşıyanlar vardı.
Saat 20:00 civarında Feminist Gece Yürüyüşü’nün pankartı Kaldıraç, Partizan ve EKA’dan oluşan grubun arkasına geldi. Arkadaşlara feminist yürüyüş için geriye çekilmelerini rica ettik. Mor bir 8 Mart’la, kendini mor 8 Mart’tan ayrıştırarak tanımlayan kızıl 8 Mart’ın kadınların özgürlüğü ve kurtuluşu mücadelesinde ayrı durduğu ve durmak istediği açıktı. Ancak özellikle kendini sol-sosyalist olarak tanımlayan örgütlerin iddiaları gereği, farklı kulvarda kadın mücadelesi veren, binlerce kadın ve transla yürüyen feministlere yol vermeleri, önlerinden çekilmeleri; demokratik ve dayanışmacı bir tavır göstermeleri gerekirdi.
İFK’dan arkadaşlarla, bu gruptan kadınlar muhatap oldu. İlk anda, bir erkek arkadaşın da bulunduğu tarafa yönelmiş ancak bir erkek arkadaş, “Bugün erkekler değil kadınlar muhatap,” diyerek İFK’lı arkadaşlarımızı kadınlara yönlendirmişti. Kadınlar (EKA ve Kaldıraç) feminist korteji beklediklerini, beraber barikatı zorlamak istediklerini söylediler. Bunun üzerine İFK’dan arkadaşımız öncelikle barikatın hemen önünde ve iki yanında konuşlanan erkeklerin feminist kortejin en arkasına gitmesi gerektiğini açıkladı. Kadınlar gününde sadece kadınlarla; erkeklerin gölgesine, alkışına, müdahalesine imkan vermeden direnmek istediğimizi söyledi. Bir de yürüyüşün feminist bir yürüyüş olduğunu, sadece mor bayrakların yer aldığını, dolayısıyla da grup pankartlarını kaldırarak beraber barikatları zorlayabileceğimiz de vurguladı.
Partizan grubundan arkadaşlar flamalarını kaldırdılar. Sonra yaptıkları açıklamadan öğrendiğimize göre Abdullah Cömert’in doğum günü eylemi için oradalarmış ve konuya vakıf olur olmaz Feminist Gece Yürüyüşü’nün iradesine saygı göstermişler. EKA ve Kadıraç’tan kadınlar bütün bunlara cevaben, erkek arkadaşların önde fakat kenarda olduğunu, feministler istemediği için erkekleri kenara gönderdiklerini ama daha ötesinde bir şey yapamayacaklarını, grup bayraklarını ise asla kaldırmayacaklarını söylediler. Bunun üzerine İFK’lı arkadaşımız “Bu haliyle bizim barikatın önüne gelmemiz mümkün değil ve eylemi bitirmek zorunda kalırız,” dedi. Bu konuşmada Kaldıraç ve EKA’dan kadınlara “Şu anda yaptıklarının siyasal karşılığının, 8 Mart’ı erkeklerden bağımsız kutlayan kadınların eylemini baltalamak anlamına geleceği” de ifade edildi. Genel olarak, İFK’lıların söyledikleri Kaldıraç ve EKA tarafından haklı bulunmadı, içlerinden biri “Bizim çekilmemizin onları saldırıya açık hale getireceğini,” söyledi. Bir diğeri de “Ne yaparsanız yapın!” dedi.
İFK’dan iki arkadaş, Kaldıraç ve EKA’dan kadınlarla ilk görüşmeyi yaptığı sırada Feminist Yürüyüş, Bekar Sokak’ın başına gelmek üzereydi. Yürüyüş kolu Zambak Sokak’ın başına geldikten kısa bir süre sonra, bir anda bir koşuşturma ve gaz kokusu yayıldı. Barikatın ön tarafında bir hareketlenme oldu; polis gaz sıkmıştı. Hemen barikatın ön tarafına koşan İFK’dan görevli arkadaşlarımız aynı tekliflerini yineledi. Bu sırada kortejin ön kısmının yan tarafındaki erkekler, feminist kortejin yanına geldi. Barikatın önündeki EKA ve Kaldıraç’tan kimi kadın arkadaşlar, feminist arkadaşlarımızla konuşurken barikatın önündeki erkekler de konuya müdahil oldu. Ön taraftaki erkekler, bir yanda barikata yüklenen kadını “Yüklen yüklen barikata yüklen,” diye teşvik ederken, diğer yandan da kadın-erkek birlikte dövüşeceklerini söyleyerek, erkeklerin uzaklaşmasını isteyen feminist arkadaşlarımıza “Aptallar” diyerek hakaret etti (videosu var). Barikatın önündeki kadın arkadaşlar, grup bayraklarını indirmeyeceklerini tekrar etmekle kalmayıp, ön taraftaki erkeklerin söylediklerine ve hakaretlerine de herhangi bir müdahalede de bulunmadılar. Bu sırada kortejin yanındaki “erkek yoldaşlar” feminist kortejin ön tarafına da karıştı ve şiddete varan sataşmalar yaşandı.
Barikatın ön tarafının durumu böyleyken feministlere tek çıkış yolu kalıyordu: Eylemi bitirmek. Bu esnada, Feminist Gece Yürüyüşü’ne gelen kadınların bir bölümü alanı terk etmişti bile. Feminist inisiyatiften arkadaşlarımız dört bir yanda ve barikatın önünde EKA ve Kaldıraç grubunu sürekli ikna etmeye çabaladılar fakat bu çabaları ne yazık ki sonuçsuz kaldı.
Bu süreçte polis arabasından hiçbirimizin duymadığı bir anons yapılmış: “Arkadan gelen grup, önde taşlayanlar var engel olun.” https://www.facebook.com/kaldiracdergisi?fref=ts
Hepimizin bildiği gibi polis böyle uyarılar yapıyor. Önemli olan bu anons karşısında nasıl yanıt verildiği. Bu sırada polisle Feminist Gece Yürüyüşü’nün örgütlenmesinden sorumlu arkadaşlar arasında kısa süreli bir diyalog kuruldu. Polisin “Basın açıklamanızı yapın,” önerisi reddedildi ve “Barikat açılmadan basın açıklaması yapılmayacağı,” söylendi. Nitekim İFK basın açıklamasını okumadan eylem alanından ayrıldı.
Birlikte kadın eylemi yapmayan, kadın kurtuluş mücadelesinde iki ayrı kulvarda yürüyen iki grubun eylem biçimleri, örgütlenme biçimleri, direnme biçimleri de birbirinden çok farklı olduğundan, bu iki grubun eyleminin birlikte sonlandırılması pek mümkün değildi. Bu birlikteliğin olabilmesinin tek koşulu, örgüt flamalarının indirilmesi talebinin kabul edilmesiydi. Söz konusu gruplar, bu talebi asla kabul etmedikleri için Feminist Gece Yürüyüşü’nün örgütlenmesinde yer alan, ön saflardaki arkadaşların çoğunluğunun inisiyatifiyle eylemin bitirilmesine karar verildi. Saat 20:45’de bu karar güçlü bir şekilde dile getirilince Hevi LGBTİ’den trans kadın arkadaşlar da direnişe devam etme isteği içinde olduklarını belirttiler. Arkadaşlara İFK’nın eylem bitirme nedenleri anlatılınca, onlar da ön tarafta yoğun olarak gözüken Kaldıraç bayraklarının indirilmesi için girişimde bulundular. Ancak onların çabası da sonuçsuz kaldı. Geri döndüklerinde de tepkilerini ifade etmek için polis barikatının oldukça gerisinde, bir iki kere “Kaldıraç dışarı!” diye bağırdılar. Hemen yanı başımızda olan Kaldıraç’tan erkekler, trans arkadaşlarımıza doğru yöneldi, içlerindeki kişilerden biri de kortejin içine girerek, küfrederek bir trans arkadaşımıza tekme attı. Tekme atan kişi arkadaşları tarafından durduruldu. Saat 20:50 gibi feminist kortej çoğunlukla geri çekilmişti. Yürüyüşün alanda kalan kısmı şarkılarla, sloganlarla Galatasaray’a kadar bir yürüyüş gerçekleştirdi. Hemen ardından Kaldıraç da alanı terk etti.
Eylemi bitirmeden önce feminist kortejin önünde Kaldıraç ve EKA’dan kadınlar vardı. Polis kalkanlarla etten bir duvar örmüş, yürüyüşe izin vermiyordu. Kadınlar yer yer durarak, slogan atarak aralıklı olarak sopalarla, tekmelerle kalkanlara vuruyor, kalkanların tepesinden polislere de vurmaya çalışıyorlardı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu feminist yürüyüşe katılmadı ve saat 18:30’da Taksim’de kendi eylemi için toplanmıştı. Saat 20:30 gibi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan kadınlar da kendi bayraklarıyla Kaldıraç, EKA grubunun içinde yer aldı.
Feminist Gece Yürüyüşü’nün bittiği duyurusu sonrası yürüyüş katılımcılarının yüzde 98’i alandan çekildi. Ancak feminist pankartın ön tarafında Kampüs Cadıları ve Halkevleri’nden bazı kadınlar Gece Yürüyüşü’nün pankartını kapatmayı, eylemi bitirmeyi reddettiler. İkna çabalarına karşılık, pankartı vermek istemediler. Özellikle Kampüs Cadıları’ndan kadınlar eylem bitirme kararını doğru bulmadıklarını ve tanımadıklarını söyleyerek çok sert ifadelerle İFK’lıları suçladılar. Gecenin o aşamasında 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılan kolektif feminist örgütlülük kırılmıştı. Halkevci kadınlar ve Kampüs Cadıları grup kimlikleriyle kendilerini yürüyüşün geri kalanından ayrıştırmışlardır. Bu gruplar, alanda kalan ve olan bitenden habersiz ya da alanda kalmayı tercih eden tek tek kadınlarla ön taraftaki gruba karışarak, EKA’lı kadınlarla birlikte barikata kısa bir yüklenmeden sonra eylemi bitirme kararı aldılar. Bu grup, EKA ve Halkevci kadınların temsilcilerinin kısa açıklamalarının ardından eylemi çav bella şarkısı ile bitirdiler. Bu açıklamaların yapıldığı sırada Kaldıraç ve Partizan da alandan çekilmişti. Alanda kalanların, barikata yüklenme, açıklama ve çav bela şarkısını söyledikten sonra dağılmaları 10 dakikalık bir zamanı dilimini kapsamaktadır. Yani, eylem alanı Feminist Gece Yürüyüşü bittikten 10 dakika sonra tamamen boşalmıştır.
Karma grupların eylemlerini bitirmesine kadar İFK temsilcileri alanda kaldılar. Kadınlar, dağılırken eylemde kullanılan pankartı yere bırakıp gittiler. Yerde kalan pankartı toplamak ise İFK’lılara kaldı (saat 21:07).
Burada üzerinde durduğumuz yürüyüş koordinasyonunun eylemi bitirme duyurusuna rağmen alanın boşalmaması ve kimi arkadaşlarımızın orada kalması değil. Somut olarak söylersek Halkevci kadınların grup kimlikleriyle bitirme kararını tanımamaları ve gece yürüyüşümüzü EKA ile birlikte sonlandırma inisiyatifi göstermiş olmalarıdır. Son sözlerin de, son şarkının da verdiği mesajın Feminist Gece Yürüyüşü’nün tarihsel kazanımlarının yanı sıra yürüyüşün örgütlenme ilke ve hassasiyetlerinin yok sayılarak verildiğini söylüyoruz.
Feminist gruplar ve tek tek bağımsız feministlerle örgütlenen Feminist Gece Yürüyüşü toplantılarına kadınlar herhangi bir örgüt, parti ya da kurumu temsilen değil sadece feminist olarak bireysel olarak katılmaktadır. Yürüyüş örgütleme toplantılarında, yürüyüşün bu ilkesi hatırlatıldığında toplantıya katılan herkes örgütlerini temsilen değil bireysel katılım gösterdiklerini ifade etmiştir. Fakat 8 Mart Gece Yürüyüşü sonrası yapılan değerlendirme toplantısında, 15 kişilik eylem koordinasyonunda yer alan bir arkadaşımızın, örgütlenme toplantılarındaki beyanın tersine, Halkevleri/Üniversite Kadın Kolektifi’ni temsilen girdiğini öğrendik. Dolayısıyla toplantılarda yer yer maksadı aşan bir şekilde dile getirdiğimiz ilkemizi tekrar ediyoruz: Feminist Gece Yürüyüşü ister karma grupta çalışsın, ister örgütsüz olsun tek tek feminist translar, kadınlar ve feminist örgütlenmelerin katılımıyla örgütleniyor. 8 Mart Kadın Platformu gibi kurumsal/örgütsel temsillerle örgütlenmiyor. Bu nedenle Feminist Gece Yürüyüşü hazırlığı esnasında örgütlediğimiz uluslararası ilişkiler ve basınla ilişkiler feminist örgütlenmeler aracılığıyla kuruldu, tanıtım klibi feminist örgütlenmeler tarafından yapıldı ve eylemin bütçesi de yine bu örgütlenmeler tarafından sağlandı. Toplantılara bireysel feminist olarak gelindiğini beyan ederken aslında örgüt temsili ile gelindiğini gösteren yaşadığımız bu deneyim bizim açımızdan ne yazık ki sarsıcı ve güven kırıcı oldu. http://www.renklihaber.net/video/22499/taksimde-8-mart-kadinlar-gununu-eylemi.html
Yürüyüşe katılım çağrısı yapan çok sayıda karma gruptan feminist kadın arkadaşımız, Feminist Gece Yürüyüşü’nün kazanımlarına sahip çıktılar ve hâlâ bulundukları yerden bu bağımsız alanın mücadelesini veriyorlar.
Feminist Gece Yürüyüşü’nün tarihine ve yürüyüşte yaşananlara ilişkin kısa bir bilgilendirmeyi içeren bu metnimizin amacı ortadaki bilgi kirliliğini gidermeye yönelik bir katkı sağlamak ve feminist tarihimize not düşmek. Yoksa bu tartışmalar yerine 8 Mart Gece Yürüyüşü’müzden zihnimizde kalacak olan, yürüyüşün ilk saniyelerden itibaren, her zamankinden daha coşkulu ve kalabalık bir şekilde öfkemizi, neşemizi, isyanımız, kendi dilimizde haykırabilmiş olmamız. Bu sene binlerce kadın olarak gerçekleştirdiğimiz 8 Mart Gece Yürüyüşü’müzün coşkusunun ve heyecanının artarak devam edeceğini biliyoruz, zira tarihimiz bizi doğruluyor.
Yaşasın 8 Mart Yaşasın Feminist Mücadelemiz!
***
8 MART GECE YÜRÜYÜŞÜ DEĞERLENDİRME FORUMUNA ÇAĞRI:
Yukarıdaki bilgilendirme metnimizi sadece feminist mail gruplarına yolladık. Bu bilgilendirmenin elbette eksik yanları olabileceğini kabul ediyoruz, sonuçta tarih kendi durduğumuz yerden görebildiklerimiz ve duyabildiklerimizle sınırlı kalabiliyor. Yürüyüş boyunca ve kriz anında yeterince örgütlü davranamadığımız, kimi eksikler yaptığımız da aşikar. Tekrar konuşmaya, beraber güçlenmeye ve tarihimize birlikte not düşmeye ihtiyacımız var. 8 Mart Gece Yürüyüşü’nü feministler olarak değerlendirmek için 29 Mart 2014 tarihinde 16:30’da SFK’da yapacağımız foruma tüm feministleri bekliyoruz.