Kadınlara ve translara çağrımızdır:
3 Ekim’de Polonya’da kadınların bedenlerine ve seçimlerine sahip çıkarak kürtajın yasaklanmasına karşı yaptıkları bir günlük #SiyahProtesto’yla başlayan eylem dalgası, Arjantin’e ulaşarak kadın cinayetlerine karşı tepkinin büyümesiyle güçlendi. Arjantin, Polonya, İtalya, İzlanda ve Amerika’da kadınlar #BirKişiDahaEksilmeyeceğiz diyerek sokaklara döküldü. Kadınların tüm dünyayı saran isyanları, hayatlarına sahip çıkma kararlılıkları, ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı emin duruşları dalga dalga yayılıyor. Arjantinli kadınlar haklı: “Bu 8 Mart’ta yer yerinden oynayacak!”
Bizler içinse 10.000 kişiyle Taksim’i doldurduğumuz 8 Mart 2016’dan bu yana yer, pek çok farklı açıdan yerinden oynuyor: İsyanımız unutmadığımızdan!
Patriyarka şiddetini arttırarak büyürken, bize küçülmenin, sokaklardan ve hayattan silinmenin, sinikleşmenin ve yalnızlaşmanın reva görüldüğünü unutmuyoruz!
Erkek şiddeti sokakta, toplu taşımada, evde, işte, mecliste ve okulda sürüyor. Kadınlar en çok da boşanmaya, ayrılmaya çalışırken veya barışmak istemedikleri için öldürülüyorken TBMM Boşanma Komisyonu’nun boşanmayı engelleme, evlilik dışı birliktelikleri yaftalama çabasını dayanışmamızın gücüyle engellediğimizi unutmuyoruz!
Erkek şiddetinden kurtulmak isteyen kadınların başvurduğu kadın dernek ve merkezlerinin KHK’lar ile kapatılmasını, kadın dayanışmasına kilit vurulmaya çalışıldığını unutmuyoruz!
2016’da Türkiye’de cinsel istismarın evlilikle aklanmaya çalışıldığını, bunu örgütlülüğümüz ile durdurduğumuzu unutmuyoruz!
Barış için bir metne imzacı olan, yasal hakları çerçevesinde grev yapan ya da muhalif seslere alan açan basın/yayın kurumlarında çalışan kamu emekçisi, akademisyen, gazeteci kadınların bir gecede keyfi listelerle işlerinden edildiğini unutmuyoruz!
Bu sene savaşın bizler için ne demek olduğunu, hiçbir sınır tanımadığını, kendi görselliğini de dolaşıma sokarak her yere nasıl sızdığını gördük. Bomba tehdidi ve silahların gölgesinde hayatlarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Savaşı ayrıca, bu ülkedeki Suriyeli ve tüm göçmen kadınların yaşadıklarından da biliyoruz; unutmuyoruz!
Türkiye’nin muhafazakarlaştığını, iktidarın uygun gördüğü dışında kalan hayatlara tahammülün kalmadığı bir dönem yaşıyoruz. LGBTİ+lara yönelik nefretin ve ayrımcılığın artışını deneyimliyoruz. Kurtuluşumuzun, bize nasıl yaşayacağımızı, ne giyineceğimizi, hangi saatte nerede olacağımızı, kimi sevip kiminle sevişeceğimizi “öğretmeye kalkışan” erkeklerden, siyasetini bunun üzerine inşa edenlerden, bizi özne değil kendi kavgasının simgesi görenlerden değil, kendi mücadelemizden geçtiğini biliyoruz!
İşte bu yüzden, hayatımıza ilişkin kararları erkeklerin alması gerektiğine inanan, bizi iç savaşla tehdit ederek barış umudumuzu çalan, hayatımızı tek bir adamın ellerine sorgusuz sualsiz teslim etmemizi salık veren, yalanı tehdide katarak rızaya ve kendine mecbur eden babalar, kocalar, sevgililer, patronlar, devlet “büyüklerine” hayır diyoruz! Evde, işte, sokakta bizi tahakküm altında tutmaya çalışanlara karşı; hayatımız, seçimlerimiz bizim, asla vazgeçmiyoruz demek için 8 Mart’ta 19.30’da Taksim’de Feminist Gece Yürüyüşü’ndeyiz!
